Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Mart 2013 Cuma

ONUN ADI KUCUK SEYTAN BOLUM 12- 1,2,3,....99 ??



BOLUM 12- 1,2,3,………..,99 ????
Zaman bir şekilde sevdiklerimizle geçmeye başlamıştı ama bu durum ana şeytan ve bende alışkanlık yapmıştı. Birçok güzel insanla güzel vakitler geçirmek ve dış dünyaya açılmak bize şeytanlıklarımızı unutturmuştu. Dış dünyayı birlikte keşfettiğimiz andan beri artik insanları yıpratma ve korkutup kendimizden uzaklaştırma eylemlerimizi unutmuştuk. Küçük şeytanımız artik Four-Up çukurunun bir üyesi olduğu için daha öncede söylemiş olduğum gibi yanımıza sıklıkla gelemiyordu. Çevremizde ki diğer insanlarında uzun süre önce bizden uzaklaşma kararı almaları nedeniyle Club 17 de sıkılmaya başlamıştık. Her turlu teklife açıktık ve sonunda beklenen teklif yine küçük şeytanımızdan çıkmıştı. Hepimizin bir arada bulunacağı bir is bulmuştu. Bir bayan giyim firmasının deposunda gece boyunca sayım yapacaktık. Elimize geçecek olan para küçücük bir miktarda olsa o günün bizler için kocaman bir anı olacağını düşünmüştük. Zaten ana şeytan ve ben hiç uyumazdık. Sparta da dahil hepimizin tek sorunu her gün saat 8 de uykuya dalan küçük şeytanin gece boyunca sürecek olan bu zorlu yolculuğu başarıp başaramayacağıydı. O gün Emalettin ablada bu zorlu savaşın içinde bulunmak istemişti. Hepimiz birbirimizin destekçisi olacaktık. Tıpkı bir yarasa ini gibi olan depoda sabahlayacak , tuhaf insanlarla iletişim kuracak , onların gösterdikleri işkenceye göğüs gerecek ve zevkten yoksun üstleri fır fır ve kurdele ile dolu bir yığın kıyafetin kaç adet olduğunu sayacaktık. Gece hepimiz bir araya gelmiştik, derin bir nefes alıp savaşa başladık. Karşı taraf acımasızdı , grubumuza ki herkesi ayırmışlardı. Hepimizi tek başımıza savunmasız bırakmışlardı ve acı çekişimizi zevkle izliyorlardı. Görevimizi bitirdiğimiz anda bir başka görevle üzerimize geliyorlardı. Dayanışmadan kuvvet doğduğunu hepimiz bildiğimiz için zaman zaman gardiyanlarımız bir takim ihtiyaç molaları alıp başımızdan ayrıldıkça bir araya geliyor ve her şeyin son bulacağını birbirimize anlatıyorduk. Saatler geçtikçe usanıyorduk. Küçük şeytanimizin ne durumda olduğunu hiç birimiz bilemiyorduk. Gecenin en sessiz olduğu bu saatte, bu zorlu görev esnasında yere yığılmış olabilirdi. Tahminimizin aksine kendisini isine vermişti. Saat ilerliyordu. Emalettin abla o gece bütün sinsiliğini sergilemişti. Gardiyanından kaçmıştı. Gizli odayı bulmuş ve gardiyanların arasına karışmıştı böylece hiç bir gardiyan ondan şüphelenmiyordu. Aramızda geziniyordu. Bu isten artik tamamen sıkılmıştı. Ortamda ki bizde dahil bütün esirlerin gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sadece bir kişinin gözü cin gibi bakıyordu: EMALETTIN ABLA . Etrafımızda gezinip sırıtıyordu ama bu bize bir destekti. 1,2,3 diye başlayıp 99 a geldiğimiz anda Emalettin abla yanımızda belirip 99 sayısını bize unutturuyordu. Böylece tekrar basa donup saymaya başlamadan önce Emalettin ablayla kısa sureli sohbet etme şansımız oluyordu. Zaman ilerlemeye devam ediyordu ve bütün zorluklara rağmen bulunduğumuz yarasa ininden dış dünyayı göremesek de kuşların cıvıltılarını duyabilmiştik ve sabahın ilk ışıklarının ortaya çıktığını, işkencenin son bulmasına dakikalar kaldığını kuşlar sayesinde anlayabilmiştik. Gardiyanlara o saatlere kadar kimlerle karşı karşıya olduklarını göstermemiştik bu nedenle bizi uysal ve savunmasız zannedip daha iri yarı ve güçlü gözüken bir kaç bay ve bayan esiri serbest bırakıp bizi biraz daha çalıştırmayı mantıklı buldular. Sabrımız tükeniyordu. Hepimiz savaş konumuna geçmiştik. Zaman artik isyan zamanıydı. Sparta ve Ana şeytan ani bir hareketle öne atıldılar. Sparta’nın kolları ve vücudu devamlı kabaran kas ve damarlarla dolmuştu , gözlerinde şimşekler, elinde ise bir kılıç belirmişti ; Ana şeytan duvar boyutuna yükselmiş baştan aşağıya kırmızı rengini almış , kocaman siyah kanatlarını ve kırmızı boynuzlarını ortaya çıkarmıştı. Gardiyanlar bütün silahlarını kullanmışlardı fakat en sonunda çareyi pes etmekte bulmuşlardı. Büyük bir uğraştan sonra Sparta ve Ana şeytanı eski hallerine dönüştürebilmiştik. Gardiyanlar her ne kadar acımasızda olsalar onlar sadece islerini yapan emir kullarıydı ve ölmelerini istememiştik. O gün eve mutlu bir şekilde döndük ve ilk isimiz rüya dünyasına gitmek oldu. Hiçbir zaman o gece yaşadıklarımızdan pişman olmadık ve o gün bizim için daha öncede düşündüğümüz gibi hep eğlenceli ve güzel bir anı olarak kaldı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder