Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Şubat 2013 Çarşamba

ONUN ADI KUCUK SEYTAN BOLUM 10- AYSIL VE BIZ




BÖLÜM 10- AYŞİL VE BİZ

Küçük şeytanımızın Four- Up çukuruna taşınmasının üstünden neredeyse bir ay geçmişti. O bir ay içinde görüşmelerimiz azalmıştı. Çekiç ve Emalettin ablayla gayet iyi zaman geçiriyordu ve bu yeni hayati onu planlarımızın aksine bizden uzaklaştırıyordu. Ana şeytan ve ben içimizdeki manyak duyguları internet dünyasına taşımıştık. Çevremizdeki bir çok kişi bizden uzak durma kararı aldığından beri gerçek ilişkiler kuramıyorduk . kapımızı çalan tek kişi çöplerimizi toplayıp bize büyük yardımlarda bulunan İmdat beydi. İmdat bey daha sonra kötü kalpli birisi olan sinsi yöneticinin etkisinde kalıp bize ihanet edecekti. Bunu o zamanlar bilmiyorduk bu nedenle onu seviyorduk. Günler geçiyordu ve artik reis kraliçenin gelmesinin şart olduğu dönemlerde küçük şeytanımız bizi özel bir davete çağırmıştı. Davet boyut olarak kocaman ama fındık gözlü Ayşil’den geliyordu. Gece onunla birlikte kalmamızı istemişti. Ayşil insanoğlunun hatta biz şeytanların bile en iyi dostu olarak bilinirdi. Ayşil tam olarak sevgiye muhtaç sevimli bir tür olan köpek soyundan geliyordu. Kararımızı vermiştik zaten yapacak daha iyi bir isimizde yoktu. O gün Sushi de club 17 ye gelmeyeceğini bize söylemişti. İlklerimizden birini yaşayacaktık. İlk defa Hades çukurunda geride kimseyi bırakmadan oradan ayrılacaktık. Hazırlanmıştık ve heyecanlıydık. Kapıyı kapattık ve ilk defa arkamızdan Hades çukurunu kilitledik. Belki 5 , belki de 10 defa geri donduk ve kontrollerimizi tamamladık. Heyecanımızı çaktırmamaya çalışıyorduk ama bunu başaramıyorduk, insan içine çıkmıştık artik. Toplu taşıma aracına bile binmiştik bu uzun yolculuğumuzda. Kimliğimizi kimseye belli etmemek istesekte çok dikkat çekmiştik. Araçtaki herkes bize bakıyordu.gerçek kimliklerimizi bilmeden herkes nerede inmemiz gerektiğini soyluyordu. Yardımseverlerdi. Şaşırmıştık. Bizden korkmuyorlardı. Yol boyunca bu değişik heyecanı üstümüzden atamadık ve sonunda herkesin bir koro eşliğinde inmemiz gerektiğini söylemesiyle birlikte kendimize geldik. Küçük şeytan bizi Ayşil’in evine götürdü. Aysil bizi bütün misafirperverliği ve sevimliliğiyle karşıladı. Yalnızlıktan bunalmıştı . Ayşil’in yuvasında bizim club 17 de bulamadığımız bir hazineyi keşfettik. Ve o hazineyi sömürebildiğimiz kadar sömürme kararı aldık. Hazine hızlıydı hem de çok hızlıydı. Ayşil de ayni oranda bizi sömürmüştü. Kendi annesi ve ablasına yapamadığı taktikleri bizim üzerimizde uyguluyordu. Onun bir krakeri vardı. Altın kraker. Aysil onun kokusunu bile hissetse gözleri dönmeye başlıyordu. Büyüleniyordu. Tıpkı bir çark gibi donen gözlerini durduramıyorduk. En sonunda tehdit havlamalarıyla altın krakerlerine kavuşuyordu. Onu sakinleştirdikten sonra o gece tanımadığımız o ortamda geçirdiğimiz keyifli zamanları daha da güzelleştirmek için film gecesi yapma kararı aldık. Geçmişe dönmek istedik , çocukluk korkularımızı yenmek istedik. Zavallı bir çocuğun oyuncak bebeği tarafından uygulanan vahşete tanık olduğu bir filmdi. Sadece bizim değil belki de herkesin çocukluk korkusu olan bu film simdi sadece bir komedi filmi olmuştu. Filmi izlerken Ayşil’den gizli gizli atıştırdığımız şeyleri Ayşil farketmisti. Gözlerini film yerine bize dikmişti. Bizim yüzümüzden filme odaklanamamıştı. En sonunda yemeye çalıştığımız her şeyi zaten gözleri kapanmaya başlayan Aysil uyuyana kadar üstümüzde örtülü olan battaniyenin altına saklama gereği duyduk. Aysil’in gözleri kapandı ve rüya dünyasına yolculuğuna başladı. Onun gözlerinin kapanmasından bir sure sonra bizde Aysil gibi rüya dünyasına yolculuğa çıktık.
Aysil sabahın erken saatlerinde uyanmıştı . Kahvaltı masasına misafirleriyle birlikte oturmak istiyordu ve bu nedenle sabaha onun öpücükleriyle başladık. Onun kendine özel çok lezzetli bir kahvaltısı vardı. Bizimkisi sadece klasik bir kahvaltı masasıydı fakat buna rağmen kendi hakkini yedikten sonra bizim kahvaltımıza küçük şeytanin , kanadı kirik bir melek olduğu zamanlarda sahip olduğu bakışları andıran bir şekilde bakmaya başladı. Aramızda tartışma başladı. Önümüzdekileri onunla paylaşmalı miydik yoksa o bakışlar yokmuş gibi hayatımıza devam mi etmeliydik?? Bakışlar o kadar etkiliydi ki en sonunda ana şeytan ve küçük şeytan dayanamayıp pes ettiler. Ayşil amacına ulaşmıştı. O gün Aysil’e bize yaşattığı güzel zamanlar için çok teşekkür ettik ve onun bir kaç ay sonra bu hayattan ayrılacağını bilmeden evden ayrıldık. (AŞİL’İN ANISINA)……..:(((

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder