Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Şubat 2013 Pazartesi

ONUN ADI KUCUK SEYTAN BOLUM 8- REIS KRALICEYE BIR SURELIGINE VEDA


BÖLÜM 8- REİS KRALİÇEYE BiR SÜRELİĞİNE VEDA 
Reis kraliçe büyük bir azmin sonucu olarak Japonya'ya gitmişti. Evdeki büyük dengemiz bir süreliğine yoktu. O donem küçük şeytanda dâhil herkesin bizden korktuğu ve mümkün olduğunca uzak kalmaya çalıştığı bir dönemdi. Bizimle ayni evi paylasan Sushi bunun en büyük kanıtıydı. Her gün sabahın kor saatlerinde evden ayrılıyor aksamın geç saatlerinde eve gelir gelmez uyuyordu. Benim için tatil zamanıydı. Bütün günüm ana şeytanla geçiyordu. Bu zamanlar küçük şeytan ve Cekicin anlaşıp ayni eve çıkma kararı aldığı günlere denk geliyordu.Four-Up ayni zamanda Emalettin Ablanin da yasadigi bir yerdi. Emalettin abla hos sohbet ve cilgin bir insandi. O zamanlarda onu cok fazla tanimiyorduk fakat daha sonra onun yumurta kabugunun icinde kalan seffaf sivi gibi bir insan oldugunu cozmemiz zor olmadi. Onun boyle bir insan olmasi onun komikligini ve sevimliligini arttiriyordu. Kendisinin su anda dediklerine gore basta ben olmak uzere kucuk seytan ve ana seytanla tanismadan once hayat dolu bir insandi.  kucuk seytanin kararı uygulamaya dökmesine bir kaç gün kalmıştı. Bizden taşınmasında ona yardim etmemizi istemişti. Severek Kabul ettik ne de olsa o bizim küçük şeytanımızdı ayni zamanda bizi bir gün bile olsa oyalayabilecek bir uğraştı. O zamana kadar oyalanmak cin şiir okuyup ezberliyor, kitap okuma saatleri yapıyor, bazen küçük şeytan ve Sparta ile birlikte dışarı çıkıyorduk. Hiç biri iki şeytanın bir araya geldiğinde oluşabilecek tehlikeyi engelleyemiyordu. Günlerden bir gün , club 17 nin klasik yemeklerinden olan makarna ana şeytan tarafından yapılmıştı. Ben bu durumdan memnuniyetsizdim. Bunu dile getirme kararı almıştım. Ana şeytanin kahverengi gözlerinin alev kırmızısına bürünmesiyle birlikte tencere kendisini yerde buldu. Club 17 nin içerisinde bulunduğu eski ve dayanıklı apartman büyük titremelerle sallandı. Şiddetli titremeler, şeytan kükremelerine karışıyordu. Kimse olup bitenin farkında değildi. İnsanlar korkuyordu! Ana şeytan büyük bir hışımla bana vurdu ve kendimi duvarla bir buldum yada bunun tam tersi oldu hatırlayamıyorum. O gün hemen eğitimini tamamlamış olan küçük şeytanı aradım. Sinirim telefonun çekim kuvvetinden fazlaydı. Telefon çekmiyor ve ben küçük şeytanımla iletişim kuramıyordum. Küçük şeytan bu duruma anlam veremiyordu. Ertesi gün taşınacağı evini görmeye gidecektik. Benim dışımda ana şeytanında onayını alması gerekiyordu ve ana şeytan orayı daha önce görmemişti. O gün ana şeytan ve asil şeytan olan benim bir arada bulunmamız gerekiyordu. Olayın gerçekleştiği gece hades çukurunda ölüm sessizliği kol geziyordu. Ertesi gün Sparta'nin esliğinde ben ve ana şeytan ölüm sessizliğimizi bozmadan, küçük şeytanımızın artık hayatini sürdüreceği Four-Up çukuruna gittik. Küçük şeytan , Çekiç ve Emalettin Ablayla birlikte bir kac saat gecirdik. Hiç kimse bizim aramızda olan ölüm sessizliğine anlam veremiyordu. Yoksa dünyanın sonu mu geliyordu ? o gün hades çukuruna ayrı yönlerden ulaştık ana şeytanla. Dehşet ve şiddet kapımızı çalıyordu. O günün sonunda evimize Jennifer geldi. Jennifer dehşete tanık olan ilk kişiydi. Evet, ana şeytan ikinci aşamasını yasadığımız şeytan kükremeleri ve bunun çıkardığı sesler esliğinde cinnet geçirdi. Bu sorunun nedeni belki de reis kraliçeye karşı içimizde olan özlem duygusuydu. Saatler geçiyor ama titremeler son bulmuyordu. Dehşet sonunda kapıyı çalmıştı. Ana şeytan eline ekmek bıçağını aldığı gibi boğazımıza yapıştı. Jennifer canini zor kurtarmıştı.Ölümüm çok çok sevdiğim eğitmenim ana şeytan tarafından gerçekleşecekti. Korkmuyordum çünkü gözlerimdeki alev topları ne ile karşı karşıya olduğumu görmemi engelliyordu. tam o sırada Kendo , Sakinleştirici , sushi ve iki Japon dostumuz içeri girdiler. Sakinleştirici ana şeytanı yanaklarından tutmuştu ve sakin olmasını söylemeye çalışıyordu fakat bir saniye sonra kendisini havada uçarken buldu. Kendoyu artik hiç kimse tutamazdı. Kendo kendisini Japon kardeşlerine adamış bir Türktü. Hayatta değişemeyeceği tek şey onların varlıklarıydı. Ani bir hareketle ana şeytanın kolunu tutu. Amacı o kolu koparmaktı. Son anda bunu engellemek benim görevim oldu. Sonuçta bütün bunlar iki şeytanın bir araya geldiğinde çevreyi yıkma planlarından birisiydi. Hepsi yalandı. Bunu öğrenen her varlık kesin bir kararla bizden uzak durdular. Bir kez daha Korkmuşlardı ve yine bir kez daha insanları hakli çıkarmıştık. Küçük şeytanımızın gözleri sadece bir kaç dakikalığına yerinden çıkmasına rağmen kendisini çabuk toparlamıştı. Ona büyük bir gururla bir kez daha tekrar ve tekrar baktık. Bir kaç dakika bizim için sorun olmayacaktı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder